AKP adayının ‘vaat’leri arasındaydı: Antalya’nın suyu içilir mi?

Eski Kepez Belediye Başkanı ve 31 Mart Yerel seçimlerinde AKP Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı olan Hakan Tütüncü, yerel seçim vaatlerinde “Antalya’nın musluklarından su içilebilecek” demişti. Bu vaatten sonra akıllara ister istemez “Acaba Antalya’nın musluklarından su içilemez mi?” sorusu düştü.

Antalya’nın suyunu kullananlar, içenler bilir, kentin musluklarından akan su kireçlidir. Peki bu kireçli su sağlıksız mıdır, içilemez bir su mudur? Evsel su arıtma cihazı kullanmak gerekli midir?

MUSLUKTAN GELEN SU DOĞAL YERALTI KAYNAK SUYU, KARSTİK YAPIDAN DOLAYI KİREÇLİ

Antalya Su ve Atık Su Genel Müdürlüğü (ASAT) Laboratuvar Müdürü Adil Doğan suyun çıktığı kaynaktan başlayarak suyun kireçli olmasının nedenini ayrıntılarıyla açıklıyor:

“Kırkgözler bizim Antalya’daki içme suyumuzun temel kaynağı. Bunun beslenme alanı üzerinde kalsiyum karbonattan oluşan bir karstik yapı var. Bizim suyumuzun sert olmasının sebebi kalsiyum karbonattan oluşan kireçtaşından süzülüp gelmesi. Süzüldükten sonra biz yeraltından pompa ile çekip biraz klorlayıp veriyoruz. Aslında insanlarımız doğal kaynak suyu kullanıyor.”

ANTALYA’NIN SUYU HER GÜN YÜZLERCE ÖRNEKLE TEST EDİLİYOR, DENETLENİYOR

ASAT Laboratuvar Müdürü’nün anlattıklarından yola çıkarak aslında Antalyalının mineral bakımından baraj suyundan çok daha zengin yeraltı kaynak suyuna ulaştığını anlayabiliyoruz. Peki bu suyun içilmesinde sağlık açısından bir sakınca var mı? Sadece Antalya merkezde her gün okul, cami gibi toplu su tüketimimin olduğu alanlar dahil olmak üzere 240 farklı noktadan örnek alarak laboratuvarda test edip düzenli olarak şebeke suyunun izlendiğini ve raporlandığını belirten Doğan, “Yaklaşık 38 parametreden analizle izleme çalışmaları yürütmekle beraber 2024 yılında laboratuvar altyapımızı kuvvetlendirdik. 21 milyon liralık çok hassas özel cihazlar alarak yatırım yaptık” diyerek bundan sonra da suyun en üst seviyede teknoloji ile mikro kirleticilere kadar izleneceği bilgisini veriyor.

Suyun kireçli olmasının sağlık açısından bir sorun teşkil etmediğini sadece damak tadı bakımından sert gelebileceğini belirten Doğan’ın buna karşı önerisi suyu soğuk halde cam damacanada, sebilde ya da dolapta cam sürahi ya da şişelerde muhafaza edip içmek. Böylece suyun damakta bıraktığı sertlik büyük ölçüde ortadan kayboluyor.

SU ARITMA CİHAZI PAZARI İÇİN YANLIŞ ALGI MI OLUŞTURULUYOR?

Antalya’nın suyu her gün yasa gereği düzenli olarak farklı noktalardan alınan pek çok örnek ile hem yerel yönetim hem de Sağlık Bakanlığı’nca denetlenirken, diğer taraftan şehirde karşınıza sık sık su arıtma cihazı satan bir mağaza çıkıyor. Evlerde de bu arıtma cihazının kullanıldığını, kayda değer bir talep olduğunu gözleyebiliyorsunuz. Fiyatı 4 bin ile 50 bin Lira arasında geniş bir yelpaze arasında değişen su arıtma cihazları 1 litre suyu arıtmak için 3 litre su harcıyor. Arıtma sonucunda suyun tadı yumuşuyor ancak suya sertlik veren kalsiyum karbonat değerlerinde de ve diğer bazı minerallerde düşüş gözleniyor. Eğer musluktan akan su her gün denetleniyor ve sağlık açısından içilmeye uygun doğal bir kaynak suyu ise bu cihazları kullanmaya gerçekten ihtiyaç var mı? Damak tadı için sudaki mineral değerlerden feragat edilmeli mi?

“ŞİRKETLER PAY ALMAYA DEVAM ETMEK İSTİYOR”

Akdeniz Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehtap Türkay sorumuzu şöyle cevaplıyor:

“Antalya’daki suyun içme kalitesi insani amaçlı içme ve kullanma su yönetmeliğine uygudur. Nitelikli ve kalitelidir. Suyun kireçli olması ki biz ona sertlik derecesi diyoruz genellikle içinde bulunan kalsiyum magnezyuma bağlı karbonat gibi iyonların varlığından dolayıdır. Kalsiyum ve magnezyum da sağlığımız için yararlı iki önemli elementtir. Evet, yumuşak sular daha kolay içilir, daha lezzetlidir, daha çok tercih edilir ama kalsiyum ve magnezyum içeren sular sağlığa zararlı değildir. Hatta bazı ekolojik çalışmalar var; Sert su tüketen bireylere oranla yumuşak suyu tüketenlerde inmeler, kalp hastalıkları daha sık görülmüş. Arıtılmış suyun arıtılması mümkün olmaz. Satılan damacana ya da pet sular bile her gün analiz edilmezken, şebeke suyu hem yerel idare hem de Bakanlık tarafından istisnasız her gün denetleniyor. Bir pasta oluşmuş. Algı o yönde oluşturuluyor; çeşmemizden akan su sert, kalitesiz güvensiz gibi. Şirketler bu pastadan pay almaya devam etmek için bu algı üzerinden suya mürekkep damlatıp ‘bakın ne kadar berrak oldu su’ ya da ‘tuzlu suyu filtreledim, bakın içilecek su haline geldi’ gibi reklam cümleleriyle tüketiciyi ikna yoluna gidiyor. Bu arıtma cihazları enerji tüketiyor, su tüketiyor. Biz su stresi çeken bir ülkeyiz. Sağlık açısından çeşme suyunun tüketilmesinde hiçbir sakınca yoktur.”

Türkay, su arıtma cihazlarının düzenli bakımlarının ihmal edilmesi ve filtrelerinin belli bir süre sonunda değiştirilmemesi halinde suyun niteliğinin ve kalitesinin bozulabileceği uyarısını yapıyor.

ASAT, su analiz sonuçlarını düzenli olarak internet sayfasında www.asat.gov.tr yayınlıyor.